28 Ocak 2013 Pazartesi

...

       Aşk bazen sadece izlemektir, aynı kişiyle aynı sorunların yaşanacağına emin olup, ona tekrar yaklaşmamaktır...

26 Ocak 2013 Cumartesi

Kaybetmekten korkarsanız, kaybedersiniz !

                Maalesef size kötü bir haber; kaybetme korkusu içindeyseniz, ister ilişki içinde olun ister flört döneminde olun tehlike çanları çalıyor demektir. Kaybetme korkusunu hissettiğinizde, kaybetmemek için çabalar durursunuz bu da sizi yanlış strateji uygulamaya, hatta saçma sapan şeyler yapmaya iter. Kaybetme korkusunun sonucu; hem partnerinize hem de çevrenize zavallı görünmektir. Diğer kötü yönü ise; sevgiliniz siz de bulunan kaybetme korkusunu anında farkeder, bunu size karşı kullanmaya çalışır ve onun gözünden korkunç bir hızla düşersiniz.  Asla ve asla kaybetmekten korkmayın ! Eğer korkuyorsanız kendinize ''ne olur'' sorusunu sorun.

 Örneğin; _İlişkim biterse ne olur ?
               _Üzülürüm
               _Ne zamana kadar üzülürüm?
               _ Bilmem belki bir kaç hafta
               _ Bir kaç hafta üzülürsem ne olur ?
               _ Bilmem hiç bir şey olmaz yahu !!!

  İşte son cümledeki altın cevap, korkmayın hiç bir şey olmaz !  Biten şeyler daha iyilerinin başlaması için varlar çünkü...













24 Ocak 2013 Perşembe

Oylayın ;)

    Hadi o güzel parmaklarınla anketime oy verin bakalım ;)

Etkilemenin ilk adımları

                Merhabalar ... Kalabalık içindesiniz belki bir okul alanı ya da iş yeri ya da bir parti, x kişisini uzaktan görüp çok beğendiniz. Biliyorum kalp atışları hızlandı ve beyninizde sürekli devir daim yapan bir ''ne yapacağım'' sorusu var. İlk işiniz sakin olun ve şunu düşünün; evet belki o fazlasıyla çekici ve çarpıcı ama siz de hiç fena sayılmazsınız.:Örneğin;Yani onun çarpıcılığı varsa sizin de gizeminiz ya da masumiyetiniz var.Ya da başka bi özelliğiniz var kimseden daha altta değilsiniz.Yani lütfen bilinçaltınız ''onu hakediyormuyum'' sorusunu sormasın :) Eğer ki kötü göründüğünüzü düşüyorsanız, yorgunsanız, ya da herhangi bir nedenden dolayı keyfiniz kaçıkça bir an önce ordan sıvışmanızı tavsiye ederim, çünkü siz kendinizde yeterli elektriği bulamıyorsanız, o hiç bulamaz....Sakin olmayı başardığınıza göre sıra geldi 2. adıma ; o an kiminle konuşuyorsanız gülümsemeyi ihmal etmeyin, bol bol kahkahalar dağıtın etrafınıza ve ilk başlarda sakın ona bakmayın. Çünkü ilk o bakmalı !  
Ara sıra çok önemli bir şeyler söylüyormuşçasına kulağına eğilerek bir şeyler fısıldayın. Ara da sırada telefonunuza bakmayı ihmal etmeyin, hatta telefonda konuşun, mesajlaşın. Bu şekilde sizin sık sık aranıp sorulan biri olduğunu düşünecektir. Şimdi onu ablukaya almaya çalışın, yani yakın taraflarına geçin, ama o an sakın bakmayın!  Eğer bakarsanız onun için yer değiştirdiğinizi düşünecek. Şimdi çok kaçamak bir şekilde ona bakın ara ara ama sakın yakalanmayın, yakalanacağınızı düşünüyorsanız bakmayın ! Sohbetlerinize bu sırada devam edin, muzip muzip gülücükleriniz sakın eksik olmasın, imalı bakışlarınızı sağa sola savurun ve kısık sesle konuşun. Eğer size baktığını fark ettiyseniz sakin olun, size bir kaç defa daha bakmasını bekleyin. Bakıyorsa bu sefer siz de bakın ama çok kısa ve işveli bir bakış, sonra başınızı hemen çevirin. Buraya kadar geldiyseniz size bir müjde ; Evet onu etkilediniz ! Şimdi  Gelemediyseniz yani size bir daha bakmadıysa moralinizi bozmayın en azından onun göz hizasına girdiniz, insanlar sık gördükleri kişilerden etkilenme olasılığının fazla olduğunu ben değil, bilim adamları söylüyor. Şimdilik hoşçakalın

23 Ocak 2013 Çarşamba

Tavizzzz zzzzzz

            Siz siz olun asla taviz vermeyin, ben daha önce verdim biliyorum da konuşuyorum :D Bu konuda bir kitapta bir bölüm okumuştum ismi ''Sessiz Anlaşma''. Örneğin; Çok değerli sevgilim bu gece saat 11'de bana geleceğini söyledi ve gelmedi ve ben de tabi ki sinirlendim çünkü programımı ona göre ayarlamıştım, yarın ona hiç bir şey olmamış gibi, yani ben aptal yerine konmamış gibi davranırsam otomatik olarak şöyle sessiz bir anlaşma imzalıyoruz; Senet sahibi :) (yani sevgilim) : _Ben sana 11'de geleceğimi söylerim ama gelmem, Seneti okuyan kişi :) (yani ben) _altına imza... O güzel ellerimle ne de güzel imzalıyorum ;) değil mi ... Tepki verdiğiniz her haksızlığı, hainliği kabul etmiş sayılırsınız. Biliyorum ki zaman zaman hepiniz taviz verdiniz hem de fazlasıyla.Belki ilişkiniz çıkmaza girmesin diye, belki ilişkinizi tamamiyle kaybetme korkusundan dolayı, belki de bilmediğim sebeplerden dolayı .... Ama şunu asla unutmayın ; Taviz verdikçe ilişkinizin süresi daha da kısalacak, daha da kendinizden vereceksiniz, daha da aptal yerine konulacaksınız.

9 ALTIN KURAL !

                      Herkese sonsuz merhaba, bu saatte nerden çıktın demeyin sakın ;) Biliyorum normalde akşamları yazarım ama şu an kafamı dağıtmak biraz da sabırsızlandığım için gecenin körünü bekleyemeyip, karşınıza şimdi çıktım. Dün ''özgüven'' kavramından bahsetmiştim, söz verdiğim gibi de bugün bu konu üzerinde size özgüveninizi oluşturacak ve daha da arttıracak şeylerden bahsedeceğim.İşte size  9  altın kural


1) Görüntünüz çok önemlidir ! Saçma sapan kıyafet, bakımsız saçlarla değil dışarı çıkmak aşşağıdaki bakkal Hasan amca'nın bile yanına gitmeyin, çünkü karşınıza kimin ne zaman çıkacağını asla kestiremezsiniz (erkekler içinde dahil) ... İnternetten bol bol giyim, makyaj üzerine araştırmalar yapın lise döneminden kalma takılmayın, gerekirse size ben de yardımcı olurum.

2) Diksiyonunuzu özenle kullanın, yöresel şiveler bize tatlı şeyleri hatırlatsada, konu cazibe ve çekicilik olunca maalesef durumlar hiç de öyle olmuyor, ev kızı ya da köylü çocugu olmak değil amacımız gizemli ve havalı olmak...

3) Ulaşamadıklarınızla değil, reddettiklerinizle bilinin, daha önce ulaşamadığınız biri olmuşsa ve çevreniz sizin yanınızda bu konuyu açıyorsa önce dinleyin sonra da bu konu hakkında konuşmayıp, konuyu değiştirin. Böylece bu konuyu artık önemsemediğinizi düşüneceklerdir. Sizi haketmeyen biriyle asla ve asla ilişki kurmaktan kaçının böylece reddettikleriniz listeside kabaracaktır ;) Bu da size daha fazla hava katar ...

4) Güncel konuları daima takip edin, ne kadar çok konuda konuşabilmeyi başarırsanız o kadar çok dikkat çekersiniz.

5) Ne istediğiniz konusunda her zaman emin olun, kararlı adımlarla yürüyün.Durmadan karar değiştirip, ne yapacağını bilmeyen kişiler çok iticidir. Biliyorum bu ikizler burcu için zor olacak ama başarmalısnız ;) ....

6) Kalabalık içinde sizi bozmaya çalışan asalaklara her zaman nazikçe, rahat bir şekilde  gereken cevabınızı verin.Bu sizin çok az kusurunuz olduğu düşüncesini yayar.

7) Telaşlı ve panik sahibi asla olmayın, sakinliğinizi ve  cool olmanıza devam ettirin böylece insanlar çok fazla tecrübeniz olduğunu düşünüp size saygı duyacaklardır.

8) Her zaman güler yüzlü ve enerjik olun, yorgun ve neşesiz biri çekici olmaktan uzaktır...

9) Birisi size cevap vermek istemediğiniz bir soru sorarsa önce hafifçe gülümseyip, neden sordun diyin.Bu şekilde daha fazla gizemli görünürsünüz.

Bunları uyguladığınızda insanlar size çok daha fazla saygı duyup, çarpıcı bulacaklar bu da sizin özgüveninizi kat kat arttıracak.Şimdilik aklıma gelenler bunlar sevgili seyirciler :D:D konu hakkında sorusu olanlar yorum bırakabilirler ;) En kısa sürede görüşmek üzere çok ama çok öpüldünüz...

22 Ocak 2013 Salı

Biraz daha Tırman ÖZGÜVEN !

                   Selamlarrrrrrr benim en değerli kuzucuklarım ;) , kusura bakmayın dün ortalıkta yoktum çünkü işlerim çok yoğundu :P yavaş yavaş ilerliyoruz farkındaysanız, her gün bir şey daha öğreniyoruz. Bu da istediğimiz kişiyi kendimize sırılsıklam aşık etmemiz her geçen gün daha da yaklaştığı anlamına geliyor. 2 gün önce ''kendimizi sevmek'' kavramından bahsetmiştim, o konuyu aştığınızı, en azından eskiye göre daha iyi bir durumda olduğunuzu farzediyorum, hala o konuda problemi olanlar varsa yorum bırakabilirler ;) Bugün size biraz özgüvenden bahsedeceğim, sakın geçen gün yazdığımla aynı anlama geleceğini sanmayın, ''kendimizi sevmek'' ilk adımımızdı ''Özgüven'' ise onun doğuracağı sonuçlardan biridir. Yeteri kadar ''ÖZGÜVEN'' sahibi olmanın ne kadar büyük bir servet olduğunu bilseydiniz, eminim ki şu an tüm dünya ile ilişkinizi bir kaç dakika kesip, yazdıklarımı sadece gözlerinizle değil, tüm duyu organlarınızla okurdunuz :D Özgüven bizim dünyaya oynayacağımız en büyük kozdur, sahip olduğumuz görünmez bir zırh'tır. Çünkü bu bir enerjidir ve emin olun bu enerjinizi herkes alır, size yaklaşımları farklı olur. Sizin iş yerinde ki o süslü püslü Ayşe'den, sınıfta ki çok güzel olduğunu düşündüğünüz(ki bu sadece sizin görüşünüz) Mısra'dan daha alt basamakta değilsiniz.(Tabi bu örnekleri güzellik üzerine verdim, aynı şekilde zenginlik ya da herhangi bir şey için de geçerli). Eğer böyle olduğunuzu düşünüyorsanız, yazdıklarımın sizin için diğer kişilere göre çok daha önemli olduğunu baştan söyleyim ;) Peki bu olmayan ya da zaman zaman azalıp artan özgüvenimizi nasıl kontrol altına alacağız? Ona patronun kim olduğunu nasıl anlatacağız ? Şunu öncelikle ben de dahil olmak üzere kabullenelim; ''Ben çok değerli, güzel ve eşsizim''. Bakın düşünelim demiyorum, kabullenelim diyorum ! Yani gerçek olan bir şeyi anlayalım. Bir kişinin sizden daha güzel veya daha havalı olduğunu düşünüyorsanız;  1) Güzellik tamamıyla görecelidir,birinin beğendiğini diğeri beğenmez. 2) Alımlı olmak ve hava konusuna gelince de o bu kişinin tamamıyla özgüveninden kaynaklanır. Yani bakın yine aynı noktaya geldik. Hayatımda tanıdığım o kadar özelliksiz ve itici olan maalesef bir o kadarda özgüven sahibi insanlar tanıyorum ki... Eminim ki hiç biriniz onlardan daha az özelliksiz değilsiniz, bunu size her şekilde ispat edebilirim ;) Hiç kimse sizden daha üstün değil, ben de dahil. Zaten yıllar önce okuduğum ve hayatımı etkileyen bir cümle vardır; ''KENDİNİZDEN, DAHA ÜSTÜN, DAHA GÜZEL/YAKIŞIKLI, YA DA DAHA POPÜLER KİMSEYE İMRENMEYİNİZ, EMİN OLSUN ONLAR SİZDEN DAHA MUTLU DEĞİLLER''. Ben yıllar önce şu an da olduğum o kadar özgüven sahibi değildim, mutlu olduğum bir ilişkiyi bu yüzden kaybettim çünkü eski sevgilisini unutamıyordu, benden de vazgeçemiyordu,eski sevgilisiyle baş edemeyeceğimi düşünüp,ondan vazgeçtim. Şimdiki aklım olsaydı; bana eski sevgilisini unutamadığını söylediği an, önce dudağımın kenarıyla gülümser, sonra ona mutlular dileyip çok işimin olduğunu söylerdim.Arkama bakmadan da giderdim. Kuşkusuz ağlayarak beni arayacaktı, aynı eskiden yaptığı gibi. Ama şimdi ondan kurtulduğuma resmen seviniyorum, çünkü ne istediğini bilmekten bile aciz biri beni mutlu edemez, sizi de ... Yarın size özgüven sahibi olmanın en kısa yollarından bahsedeceğim çok ama çok öpüldünüz ;)

20 Ocak 2013 Pazar

Niye ben kısmetsizim ?????

               Tekrar merhaba, daha önce ufak tefek cümlelerle amacımın ne olduğunu size anlatmıştım.Bu da ilk başlığım  vatana, millete, uzaya hatta  tüm kainata hayırlı olsun :D:D. Şu an ailemin evinde yani mutlu yuvamdan sizlere yazıyorum, kıymetinizi bilin :):) Bu sefer size, şu yıllardır dövünüp durduğumuz, bununla da yetinmeyip, kendimizi arabeske bağladığımız bir konuyu konuşacağım. Kısmetsizlik... Her başarısız olduğumuz zaman bu sözün arkasına sığınıyoruz,aslında kısmet denilen bir şey gerçekten var,ama yaşadığımız bir ilişkinin bize kısmet olmaması mı ? Yoksa hatalarımızın sonucu biçtiğimiz bir tarla mı ? Nasıl bir matematik sorusunu çözmenin bir formülü varsa aşk'ı yaşamanın, aşık etmenin, mutlu olmanın da bir formülü var.Kendimizi severek başlayabiliriz bu zaferimizin ilk yolculuğuna,sonrası daha kolay gelecek.Asla ve asla şunu unutmayın; ''Eğer sen kendini sevmiyorsan, başkası hiç sevemez''. Peki kendimizi sevmek nedir? Bunun cevabını istiyorsanız, ilk olarak ben kimim ve şimdiye kadar neler başardım diye kendinize sorun. Başarmak; sizin için önemli olan bir konuda istediğinizi elde etmektir. Sınıfı geçmek, para kazanmak, daha güzel veya daha başarılı olmak, rekabet ettiğiniz birini alt etmek, kötü alışkanlıklarınız varsa en azından birini bırakabilmek,düşünebilmek, hatta yemek yapabilmek, etrafı temizleyebilmek.İşte çember bu kadar daralabiliyor. Para kazanamayabilirsiniz, okuyamayabilirsiniz, belki hiç bir şeye elinize yakışmadığını düşüyorsunuz. Ama bir şeyi yapabiliyorsunuz. Düşünebiliyorsunuz....Yani başarabiliyorsunuz, bir akıl hastası ya da zeka geriliği olan biri değilsiniz. Eğer kendinizi akıl hastası ya da zeka geriliği veren biri olarak görüyorsanız,benden size bir tavsiye; sayfama bir daha girmeyin, bu sizin için bir zaman kaybı ve zeka geriliği olan biri için benim elimden hiç bir şey gelmez. Ama bu iki kategori dışındaki herkesle sohbet edebilir, dertleşebilir, onlara yardımcı olabilirim. Kendimizi sevmek en büyük kısmettir. Şimdi kendinize sorduğunuz sorunun cevabının alalım, en azından bir tane bulabildiyseniz devam edebiliriz. Evet bir başarınızı buldunuz, bu da sizin başka konudada başarılı olabileceğinizi gösterir. Bu bize kendimize sevgi ve saygı duymamız konusunda yardım edecek bir anahtardır. Şimdi bir soru daha sorun; ''Kendimi seviyor muyum?'' Eğer cevap evetse sorun yok, hayırsa sakın endişelenmeyin, size yardım edeceğim.Cevap hayır ise şunu düşünün; Neden ?. Cevap eminim ki çok kısa hatta bir olgu kadar kısa. Nedenleri keşfettikten sonra anladığınız bir şey vardır. Yaptığınız bir hata. Ama şuna emin olabilirsiniz başarısızlık ders alındığında aslında bir başarıdır. Tüm dünya'nın kabul ettiği bir gerçek, herkesin zaman zaman hata yaptığıdır. Evet bende yaptım, zaman zaman bedelini ödedim, bazense şansım yaver gitti yırttım diyelim. Şu an her şeyi düşünmeyi bırakıp, yazdığımı yüksek sesle tekrarlayın; ''DAHA ÖNCE BAŞARDIM, DAHA ÖNCE BAŞARDIYSAM BAŞKA BİR KONUDA DA BAŞARILI OLABİLİRİM,ÇÜNKÜ BEN ÇOK DEĞERLİYİM.''. Kendinizi sevmekte istediğiniz kadar cömert olabilirsiniz, bunun bir sınırı ve ücreti yok... Siz bu dünyadaki en özel kişisiniz, sizin adınızda aynı zaman da aynı görüntüye sahip olan, başka bir kişi daha kainatta yok. Kendinizi severek kalın, kısmetli günler ...

Nedir bu aşk ?

           Herkese merhabalar, biraz önce verdiğim radikal ve ani bir kararla aşk ve ilişkiler üzerine bir blog oluşturmaya karar verdim. Artık burada hep birlikte dertleşip, acı tatlı anlarımızı ölümsüzleştireceğiz. Tecrübelerim ve objektif gözlemlerimle, size aşk'ın tanımından tutun, çok önemli tiyolara, hatta çok ender rastlanan problemlerinizi çözmenizde bile yardımcı olacağım benim değerli kuzucuklarım :) Evet ''Aşk'', bu kelime üzerine insanlar konuşmaya başladığından, çivi yazısı ortaya çıktığından beridir türlü destanlar, şiirler, efsaneler yazıldı, çünkü bu herkesin bir yarası ve en mutlu anlarıydı bu aşk ... ve hep öyle kalacak... Rahmetli Aysel(Gürel) ablamız dedi ki; ''Aşk peri masallarında, şiirlerde güzeldi, gerçek hayatta hiç öyle değil. Aşk olsaydı genelevler olmazdı :)'' bu yorumlara katılıyor musunuz :) ? Neyse siz bol bol yazarsınız bana bende sevinerek cevap veririm. Aşk'ın bence sözlükte ki en anlamlı karşılığı ''sarmaşık''.Çok güzel sarıyor etrafımızı, bazen de çok kötü oturtuyor :D bazı zamanlar hepimizi oturttuğu gibi :). Benim için ''aşk'' ın anlamı; ihtiras, tutku ve yoğunluk. Evet benim için karşılığı sadece üç kelimeden ibaret. Bazen sıradan bir günde okula giderken, o lanet hocanın suratını görmeyi düşünüp sinirlenirken bir anda çıkıyor karşıma,bazense şık ortamda    klişe ve kokuşmuş insanların içinde bir elmas gibi gülümsüyor bana. Bazense gecenin dördünde aklıma gelip derin bir slow şarkı yumağına gömülüyorum. Biliyorum bazılarınız verdiğim örnekleri gülümseyerek okudu, çünkü onlarda tam olarak aynılarını yaşadılar :) Şimdilik kendinize çok ama çok dikkat edin, tahmin bile edemeyeceğimiz kadar değerliyiz çünkü hepimiz ...devamı gelecek...